Osmanlı Devleti, Yükselme Döneminde Avrupa’da fetihler yaparken bu toprakları elinde uzun süre tutabilmek için Anadolu’ya akın akın gelen Türklerden inancı sağlam, ahlakı düzgün, İslam dininin güzelliğini ve Osmanlı Devletinin adaletini Avrupa’ya tanıtacak yüzlerce aileyi özenle seçerek buralara yerleştirmişti.
Osmanlı İmparatorluğunun Dağılma Döneminde kaybettiği topraklardan; Kafkasya’dan, Kırım’dan, Balkanlardan ve diğer ülkelerden binlerce insan Anadolu’ya göç etmek zorunda kalmıştı. Bu dönemde Anadolu’ya göç eden insan sayısı 1.250.000 (bir milyon iki yüz elli bin) olarak tahmin edilir.
Bizim dedelerimiz, Rumi takvime göre 1293 yılına denk gelen ve bu yüzden halk arasında “93 HARBİ” olarak bilinen 1877- 1878 Osmanlı- Rus Savaşı sırasında ve sonrasında Anadolu’ya göç etmişlerdir. İstanbul’daki camilerde ve Sultanahmet meydanında bir süre misafir edilen atalarımız, daha sonra Kastamonu ilinin Araç ilçesine bağlı İğdir nahiyesinin köylerine yerleştirilmiş, bu köylerde uyum sorunu yaşadıkları için de o zamanki yönetim tarafından şimdiki köyümüzün bulunduğu arazi kendilerine verilmiştir.
Bizler muhaciriz. Muhacir nesli olmaktan da gurur duyuyoruz.
Çünkü;
Bizler sürgün değiliz, mahkum değiliz, geldiğimiz topraklardan arsızlık, hırsızlık yüzünden kovulmuş, aşağılanmış insanlar değiliz.
Bizler muhaciriz.
Osmanlı Devleti tarafından özenle seçilmiş, devletimizin ve milletimizin itibarını, şan ve şerefini yüzyıllarca Balkanlarda ve Avrupa’da gururla ve onurla temsil ettikten sonra, görevini hakkıyla yerine getirmiş olmanın mutluluğuyla yurdumuza dönmüş insanlarız.
Bizler muhaciriz.
Asırlarca alın terimizle, göz nurumuzla, avuçlarımızla yoğurduğumuz topraklarımızı, bağ ve bahçelerimizi, sırtımızda taşıdığımız taşlarla, ağaçlarla inşa ettiğimiz evlerimizi, ocağımızı terk edebilmiş insanlarız.
Bizler muhaciriz.
Geldiğimiz topraklarda hazır çiftliklere, kurulu evlere, ürün vermeye hazır tarlalara yerleştirilmedik. Her şeye en baştan başladık: Hayvanların otladığı meraları tarlaya çevirdik, çamur ve tahtalarla oturacak evlerimizi kendimiz yaptık, yiyeceğimizden, giyeceğimizden fedakarlık yaparak hayvanlarımızı satın aldık. Bizler tüm maddi varlığımızı kaybettikten sonra kendi hayatımızı yeniden kurmuş insanlarız.
Bizler muhaciriz.
Anadolu’da yaşayan insanlar, burada güven ve huzur içinde yaşarken biz Avrupa’da düşmanla sınır sınıra yaşadık. Türkleri Avrupa’dan atmak isteyen Haçlı ordularıyla ilk karşılaşan biz olduk. Anadolu’ya döndükten sonra da nüfusu belki 30 kişiyi bile bulmayan köyümüzden Çanakkale’ye 5 şehit göndermiş insanlarız.
Bizler muhaciriz.
Anadolu insanı yüzyıllardır aynı topraklarda yaşamanın avantajıyla asırlar öncesindeki soyunu bilebilirken, biz yüz yıl öncesini bilemez olmuş, aslımızın, soyumuzun izini kaybetmiş insanlarız.
Bu durumdan şikayetçi miyiz? Ezilmiş, hırpalanmış olduğumuz için kendimize ayrıcalık mı istiyoruz? Zararımızın karşılanmasını mı bekliyoruz? Merhamet mi umuyoruz?
HAYIR!
Ne şikayetçiyiz, ne merhamet istiyoruz, ne de tazminat bekliyoruz!
Biz muhaciriz.
Biz muhacir nesliyiz.
Devletimiz, vatanımız, milletimiz için yaptığımız fedakarlıklardan, çektiğimiz sıkıntılardan üzüntü, pişmanlık duymuyoruz,
aksine gurur duyuyoruz.
Çünkü biz MUHACİRİZ!
Site Hakkında
Ziyaret etmekte olduğunuz site bir köy sitesidir. Amacı reklam ve iletişim kurmak; köyümüzü tanımayanlara tanıtmakla birlikte köylülerimiz arasındaki iletişim bağının kopmamasını sağlamaktır.